tag:blogger.com,1999:blog-49368134518302717742023-09-20T01:05:37.792-07:00Gezginin Günlüğügezgingunden gün gün gündem... haber programı adı gibi, ama değil. azcık ordan, azcık burdan. gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.comBlogger17125tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-78184214206618513192016-08-19T00:26:00.000-07:002016-08-19T00:26:50.340-07:00Vestel Venüs Format Atma / Hard ResetMerhabalar,<br />
<br />
Geçen sanırım uzun zaman kullanmayınca küsen Venüs'üm açılmaz oldu, ben de format atmak için Samsung'lardaki gibi bütün tuşlara basıp durdum. Meğer daha farklı bir menüsü varmış bunun.<br />
<br />
<b>Bu işlemler telefonunuzun ayarlarını, rehberinizi, dosyalarınızı resimlerinizi vs. komple silecektir. </b><br />
<br />
Sırayla anlatacak olursak:<br />
<br />
-Ses açma tuşu (sağ, v+, üst tuş) ile power tuşuna(soldaki tek tuş) basılı tutuyoruz.<br />
<br />
-Power on işlemi başlayınca power tuşundan parmağınızı çekip ses açma tuşunda basılı tutmaya devam ediyorsunuz.<br />
<br />
- Android recovery menüsü çıkıyor karşımıza.<br />
<br />
-Factory reset seçimine gelmek için ses açma kapama tuşlarını kullanıyorsunuz. Seçmek için yine power tuşunu kullanıyorsunuz.<br />
<br />
-Wipe all data çıkıyor, "yes" olan seçeneğe gelip yine power tuşuyla giriyorsunuz. İşlem bu kadar. <br />
<br />
<br />
Aynı işlemleri telefon menünüzden fabrika ayarlarını seçerek de gerçekleştirebilirsiniz tabi, ancak bu yöntem açılmayan telefonlar için tek çare gibi görünüyor. <div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-48963732119570387272015-02-16T00:53:00.000-08:002015-02-16T01:03:37.318-08:00Vestel Venus ile Android Uygulama GeliştirmeVestel Venus telefonlar piyasada, ancak uygulama geliştirme için bazı eksikleri var. Çünkü henüz yeterince tanınmıyor. USB kablosunu bağladığınızda debug tool tarafından cihazınızın görüntülenebilmesi için öncelikle tanıtmanız gerekiyor. Burda bunun için neler yapmanız gerektiğini bulabilirsiniz.<br />
<br />
<br />
Öncelikle aşağıdaki dosyayı bulup edit diyorsunuz:<br />
<br />
C:\Users\myusername\.android\adb_usb.ini<br />
<br />
Şu üç satırı bu dosyaya ekliyorsunuz, ve kaydedip kapatıyorsunuz:<br />
<br />
0X2207<br />
0x0a16<br />
0x1e0e<br />
<br />
Açıkçası bunlardan sadece bir tanesi Venus için yeterli, diğer ikisi başka cihazların, Ama hangisi bilmiyorum, deneyip bulursanız yorum olarak ekleyiniz.<br />
<br />
Android SDK Manager'ı açıyorsunuz, "Extras" altında "Google USB Driver" yüklü mü kontrol ediyorsunuz, yüklü değilse yüklüyorsunuz.<br />
<br />
Device Manager'ı açıyorsunuz, Update Driver Software diyorsunuz. "Browse My Computer for Driver Software" seçiyorsunuz, "Let me pick from a list of device drivers on my computer"'dan devam ediyor, have disk seçiyorsunuz. Driver için seçeceğiniz directory:<br />
C:\sdknızın\bulundugu\yer\sdk\extras\google\usb_driver<br />
<br />
Bu şekilde kurduktan sonra bir restart atarsanız temiz olur, ama atmadan da çalıştığını gördüm o yüzden bi deneyebilirsiniz.<br />
<br />
Not: Aynı işlemler Vestel tabletlerle çalışmanıza da yardımcı olacaktır.<br />
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-64334234796204332212014-03-27T02:37:00.001-07:002014-03-27T02:37:38.226-07:00Ingress - OyunGoogle, Niantics Lab.<br />
<br />
Yenilikçi sosyal bir oyun, daha yazacağım hakkımda şimdilik tek söyleyeceğim şey bir deneyin mutlaka.<br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="//www.youtube.com/embed/92rYjlxqypM" width="480"></iframe><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-68852929813244271992013-02-17T13:32:00.000-08:002013-02-17T13:32:18.636-08:00Canım Blogum BenimDağıtacağım buraları. Doğru düzgün teknoloji haberleri ayrı, yemek tarifleri ayrı, film dizi elestirileri ayrı olacak. Daha doğrusu sık yazabildiklerimi ayıracağım. Kalanı da karışık karışık bırakacağım, karışık bıraktığım yer de bu blog olur herhalde. Bir çok taze anne gibi bebek üzerine çok şey yazarım diye düşünüyordum, ama bebek üzerine vakit geçirmekten onları yazacak zaman olmadı. Şimdilerde tariflerimi bir blog yapayım diyorum, çünkü İpek mutfağımda tuttuğum tarif defterimi parçaladı. İnternette daha güvenli olur gibime geldi, hem belki başkaları da beğenir onlar da yaparlar tariflerimi.<br />
Bu aralar oyun grubuna katıldık. Hem İpek için, hem benim için iyi bir deneyim oldu. Uzun zamandır facebook'la sınırlanmak zorunda kalan sosyalliğim biraz normale döndü. Hem de İpek çoluk çocuk görmeden büyüyen yabanileşmiş halinden sıyrılmaya başladı. Maalesef bu oyun grubundaki anneler çok hamarat o yüzden ileride biraz kilo olarak dezavantaj yaratabilir ama o kadarı da olsun artık. Hala İpek uyuyana kadar internete giremiyorum, o uyuyunca da kaçak gibi hızlı hızlı bakıp geçiyorum her şeye ama yavaş yavaş düzenimiz oturacak, inanıyorum.<div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-59636491089896539612011-01-12T08:25:00.000-08:002011-01-12T10:26:47.111-08:00T Terrasse<div>T-Terrasse Yaşamkent'te bir çok açıdan sizi memnun edecek küçük, güzel ve sevimli bir mekan. Bunlardan birkaçı misavirperver ev sahipleri, sevimli sıcak dizaynı, her biri üstün bir titizlikle hazırlanmış birbirinden lezzetli, el emeği yiyecekler.</div><br /><div>Yaz aylarında bir kaç kere gidip güzel ve sevimli bahçesinin tadını çıkardığımız, ördeklerini izlediğimiz mekana bu kez kışın soğuğunda gittik ve içerinin sıcak atmosferi beni benden aldı. Eşimin kimseye söyleme tembihlerine karşı burayı paylaşma konusundaki isteğime yenik düştüm. </div><br /><div>Öncelikle ev sahibi diye tanımladığım işletme sahibeleriyle tanıştırayım sizi. Fotoğraflarından da göreceğiniz gibi çok tatlı iki adet Tülay Hanım'a sahip bu mekan. Sanırım çocukluk arkadaşı olan bu iki hanım gelir gelmez sizi güler yüzleriyle karşılıyorlar ve size bir restauranta değil de bir arkadaşınıza misafirliğe gitmişsiniz hissini veriyorlar.</div><br /><div><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3vVJwhdyI/AAAAAAAAAJc/tEIFrGqtTbU/s1600/tulay%2526tulay.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 192px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5561364261548160802" border="0" alt="Tulay&Tulay" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3vVJwhdyI/AAAAAAAAAJc/tEIFrGqtTbU/s320/tulay%2526tulay.jpg" /></a><br /></div><br /><div>Kahvaltısından bahsedecek olursak, şu ana kadar dışarıda yediğim kahvaltılara göre çok daha tatmin edici. Öncelikle, kahvaltı hazırlanana kadar çayınızın yanında afiyetle tüketeceğiniz, kalp şeklinde, üzeri pudra şekerli küçük enfes kurabiyeler ikram ediliyor. Ardından kahvaltı seti geliyor. Bunun içinde iyi kalite yeşil ve siyah zeytin, 3 çeşit lezzetli peynir, bal&kaymak, reçel, tereyağı, baharatlı salçalı zeytinyağı, domates, salatalık ve yeşillik oluyor. İşte burda tam olarak titizliğin ve kalitenin tadını alıyorsunuz. Öncelikle reçelleri Tülay Hanımlar kendileri hazırlıyorlar, ev yapımı şeylere herkes meraklıdır ama aslında bunların niteliği de önemlidir, Tülay Hanımların reçellerinin lezzeti ise öyle kolay kolay unutulmayacak cinsten. Zeytin için kullandıkları ve salçalı olarak da ayrıca sundukları zeytinyağı annelerinin bahçesindeki ağaçların ürünüymüş, tadar tatmaz inandım. </div><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wGkEeVvI/AAAAAAAAAJs/VHYu_JD-o-0/s1600/mekan.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 192px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5561365110424753906" border="0" alt="Mekan" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wGkEeVvI/AAAAAAAAAJs/VHYu_JD-o-0/s320/mekan.jpg" /></a><br /><div>Kahvaltının yanında bir sepet kepekli, normal ve bazlama olmak üzere çeşitli kızartılmış ekmekler getirdiler. Biz hızlı bir şekilde afiyetle kahvaltılıkları tüketirken tabi gözlemeyi ve yumurtayı nasıl istediğimizi de sordular. Son gidişimde sadece peynirli yemekle birlikte daha önce diğer çeşitlerinden de tattığım gözleme gerçekten çok lezzetliydi, üstelik de çok hafif ve yufkaları da incecikti. Hepsinin üstüne ikram olarak getirdikleri börek ve kek tabağından bir lokma bile alamayacak hale geldiğim için hala üzülüyorum, o börekler ve kekler ne kadar lezzetliydiler acaba kim bilir...</div><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3v2LwYWUI/AAAAAAAAAJk/62vaEXKvggA/s1600/somine.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 192px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5561364829020117314" border="0" alt="Somine" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3v2LwYWUI/AAAAAAAAAJk/62vaEXKvggA/s320/somine.jpg" /></a><br /><div>Uzun zaman önce bir keresinde de akşam yemeğine gitmiştik biz yine bu mekana. Yemekleri maalesef hatırlamıyorum, ama bahçeden toplayıp servis yaptıkları o incecik taze biberleri aklımda kalmış. Biber sevmeyen ben çıtır çıtır biber yerken acaba başka ne gibi lezzetleri kaçırıyoruz diye düşünüvermiştim.</div><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wXXUSeyI/AAAAAAAAAJ0/ltopfAGkK9Y/s1600/pencere.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 192px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5561365399059200802" border="0" alt="Pencereler" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wXXUSeyI/AAAAAAAAAJ0/ltopfAGkK9Y/s320/pencere.jpg" /></a><br /><div>Herneyse, yemek faslını burada bitirip mekanın kendisinden de bahsedelim. Bi kere içerde gerçekten şömine var, onun dışında da zaten düşük kalite çektiğim fotoğraflardan anlaşılacağı gibi çok sevimli bir şekilde döşenmiş, çeşitli aksesuarlarla renklendirilmiş hoş bir mekan. Bayan eli değdiği her halinden belli oluyor. Sordum, içerinin kapasitesi maksimum 40 kişilikmiş. Ama şömine başı için mutlaka rezervasyon gerekecektir emin olun. </div><br /><div>Biz yazın burayı keşfettiğimizde bizden başka ya bir, ya da iki aile oluyordu, şimdi ise pazar günleri rezervasyonsuz yer bulmak mümkün değil, birazcık da ferah tuttuklarından olsa gerek, yoksa bir çok yerin daha fazla müşteri almak için masaları nasıl sıkıştırdıklarını biliyorsunuzdur.</div><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wkGShlrI/AAAAAAAAAJ8/e2ljJ270t1g/s1600/kasa.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 192px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5561365617826698930" border="0" alt="Kasa" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TS3wkGShlrI/AAAAAAAAAJ8/e2ljJ270t1g/s320/kasa.jpg" /></a><br /><div>Son olarak da hesap geldiğinde şaşırıyorsunuz, hatta hadi hata yaptıklarını farketmeden kaçalım diyebiliyorsunuz çünkü hesap gerçekten çok hesaplı.<br /></div><div>Birkaç da dış mekan fotoğrafı eklemek isterdim ama dışarı çıkınca kış soğuğu gerçeğiyle tekrar yüzleştik ve acelemiz de olduğumuz için fırsat olmadı. Zaten dışarıyı yazın görmeli.<br /></div><div>Son olarak da web adreslerini vermek isterim:</div><div> </div><div><a href="http://www.t-terrasse.com/">http://www.t-terrasse.com/</a></div><div> </div><div>Afiyet olsun...</div><div> </div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-39210072566433435662010-11-08T04:32:00.001-08:002010-11-13T02:19:12.827-08:00Bachelor: Neydim Ne oldum (Sözcüklerin Kökenleri) -1<p class="mobile-photo"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TNft7Hy4a8I/AAAAAAAAAJQ/uE8MPfqfijo/s1600/Laurus_nobilis-763791.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5537155866835839938" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TNft7Hy4a8I/AAAAAAAAAJQ/uE8MPfqfijo/s320/Laurus_nobilis-763791.jpg" /></a></p>Blog'uma yeni bir seri eklemeye karar verdim: Çeşitli dillerdeki kelimelerin (en azından bana göre) enteresan olan kökenleri üzerine yazılar. Tabi yazı sıklığım düşünülürse bu bir seri yerine ilk ve son da olabilir.<br />"Bachelor" ile başlayalım. Bachelor kelimesi üniversitede (Türkiye için 4 senelik) bir bölümü bitirenlere verilen ünvan. Bachelor of Science, Bachelor of Education vs. gibi kullanımları var.<br />Kelimenin kökeni ise baccalaureatus. Latince "Defne meyvesi" anlamına geliyor.<br />Mitolojideki en hoş mitlerden biri olan <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Apollo_and_Daphne">Apollo ile Daphne</a> sebebiyle tarih boyunca kahramanlar güzel kokulu bir akdeniz bitkisi olan Defne tacıyla onurlandırılmış, mozaiklerde bile defne tacıyla resmedilmişlerdir. Bu geleneğin devamı olarak orta çağda da akademisyenler başarılı olduklarında defne yaprakları ile taçlandırılırdı. Bacca(Berry, Meyve) - Laurus (Defne) ismi de bu şekilde oluşmuş ve günümüze kadar gelmiş.<br />Defne'nin ana vatanı Doğu Akdeniz olduğu için sanırım özellikle bu kelimeyle başlıyor olmak hoşuma gitti.<br /><br />Wiki'de Defne (ingilizce):<br /><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Laurus">http://en.wikipedia.org/wiki/Laurus</a><br /><br />TDK'da Defne:<br /><a href="http://tdk.gov.tr/TR/Genel/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=defne">http://tdk.gov.tr/TR/Genel/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=defne</a><br /><br />Çeşitli ülkelerde bachelor's degree sistemi (ingilizce):<br /><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Bachelor%27s_degree">http://en.wikipedia.org/wiki/Bachelor%27s_degree</a><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-67872413827561572222010-11-03T01:22:00.001-07:002010-11-06T05:57:50.045-07:00HTC HD2 Saat Problemi & Çözümü<p class="mobile-photo"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TNEbtJ1OKHI/AAAAAAAAAJI/kqAhW9QmNRg/s1600/HTCHD2-731633.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5535235879562258546" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/TNEbtJ1OKHI/AAAAAAAAAJI/kqAhW9QmNRg/s320/HTCHD2-731633.jpg" /></a></p>Uzuuun bir zamandır bloga birşey eklememişim, neredeyse 1 yıl olmuş. Ama HTC HD2 sahiplerinin işine yarayacak birşeyi paylaşmak üzere geri döndüm, yazıp kaçacağım.<br />Geçtiğimiz pazar günü biliyorsunuz saatler geri alındı. Ama bazılarımızın saatleri bu konuda inatçı davranıp eski saatlerine geri dönmeyi hatta bazen daha bile ileri gitmeyi tercih ediyor.<br /><br />Gördüğüm kadarıyla şu an için iPhone 4 ve HTC HD2 lerde saat problemi yaşanıyor. iPhone için çözüm sunamayacağım ama öğrendiğim kadarıyla iPhone 4 kullanan arkadaşlar şimdilik alarm için farklı uygulamalar (application) yükleyerek sorunu halletmişler.<br /><br />HTC HD2 sahipleri için hemen uzatmadan çözüme geçeyim:<br /><br />Settings -> Menu - > All Settings -> Personal -> Phone -> GSM/UMTS Services -> Time Synchronization (Get Settings...)<br /><br />Türkçesi de şu olsa gerek, ama olmaya dabilir, İngilizcesi size iyice anlamsız geliyorsa yardımcı olması açısından yazıyorum:<br /><br />Ayarlar -> Menü -> Tüm Ayarlar -> Kisisel -> Telefon -> GSM-UMTS hizmetleri -> Saat Esitlemesi (Ayarları değiştir?)<br /><br />Yapılır. Burda "Automatic change time zone and clock" (Saati ve zaman dilimini otomatik ayarla gibi bişe) seçeneğinde işaret varsa kaldırılır. OK'e basarak kapatılır.<br /><br /><br />Bu yeterli olmazsa şunu da deneyin:<br /><br />Settings -> Data Services -> İnternet time sync'e girilir. "Get time from the internet" seçeneğindeki işaret kaldırılır.<br /><br />Ben ne olur ne olmaz diye her ikisini de yaptım, şu an düzgün gibi, ilerleyen zamanlarda problem yaşarsam ya da daha güzel bir çözüm çıkarsa yazıyı güncellemeye çalışacağım. Tabi bunları seçtikten sonra saatiniz ileri filan kaldıysa normal saat ayarından düzeltmeniz gerekiyor, çünkü artık saatiniz internetten güncellenmeyecek.<br /><br />Bu arada yazılanlardan anlamışsınızdır diye tahmin ediyorum, problem saatin internet üzerinden alındığı sunucudan kaynaklanıyor büyük ihtimalle, sunucu düzeldiği zaman biz de eski halini kullanabileceğiz diye tahmin ediyorum. Lütfen benim gibi hard resetle filan uğraşmayın telefonum mu bozuldu acaba diye...<br /><br />Bu arada Settings yazdım ama telefonu yeni kullanmaya başlayanlar settings diye bişe yazmıyor diye feryad edebilirler, HTC Sense arayüzünde ana ekranı sağa kaydırdığımızda çıkan, Personalize, Wireless controls, Sound&Display vs. yazan yer Settings oluyor.<br /><br />Umarım yardımcı olabilmişimdir, güle güle kullanın. Tekrar problem yaşamamak ümidiyle:)<div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-85455026071324806852009-12-20T05:59:00.000-08:002009-12-21T12:10:19.054-08:00AVATAR<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_S2BvuxaI/AAAAAAAAAIo/IX-C4Us7xjs/s1600-h/jakesully.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 243px; DISPLAY: block; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5417780702373397922" border="0" alt="Jake Sully" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_S2BvuxaI/AAAAAAAAAIo/IX-C4Us7xjs/s320/jakesully.jpg" /></a><br /><div>Bloga fazla ara vermişim, pek bir sebebi de yok aslında, özetle ihmal diyebiliriz.<br />Bu hafta sonu Avatar filmine gittik. Film bir çok insanin heyecanla beklediği bir film olduğundan, benim de hoşuma gittiği için buraya yazmaya karar verdim.<br />Salon Cinebonus Gordion AVM (Ankara). Öncelikle sinema salonundan bahsedeyim, malum bu sinema yeni açıldı, belki merak edenler vardır. Perdenin büyüklüğü iyiydi, Panora'da izlediğimiz üç boyutlulara göre daha büyüktü(salon numarasını hatırlamıyorum) AFM sinemalarındaki gibi filmin parasını ödeyip bileti aldıktan sonra haraç keser gibi gözlük parası istemiyorlar, bileti alırken gözlük parasını da kesiyorlar. Gözlükler temiz ve paketli olarak salonun girişinde bekliyor sizi, ambalajı yırtarak kullanılıyor, eski 3d sinemalarda(örnek: Imax Ankamall) olduğu gibi kirli gözlükleri alıp üstündeki parmak izlerini ve yağları temizlemeye çalışmıyorsunuz.<br />Biraz da filmden bahsedelim. Çok klişe bir cümle vardır, "tam bir görsel şölen". Bu film de aynen öyle idi. Sinemaya olan bakış açımı değiştirdi diyemeyeceğim, ama büyük bir zevkle izledim, hala da aklımda.<br /><div>Bu bölümü filmi henüz izlememiş olanlar da gönül rahatlığıyla izleyebilir, ama aşağıda "SPOILER" başlığı altında yazdıklarımı okumanızı tavsiye etmem.<br /><div>Oyuncular arasında "Terminator Salvation" dan hatırlayacağımız "Sam Worthington", "Star Trek" ten "Zoe Saldana", "Alien" serisinden "Sigourney Weaver" abla var. Bir de Lost'ta Ana Lucia karakterini oynayan Michelle Rodriguez'in de hakkını vermek lazım. Modellemeler de çok başarılı, gerçek hallerini filmde görmemiş olsanız bile Navi hallerini tanıyabiliyorsunuz oyuncuların.<br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_TWTIY8uI/AAAAAAAAAIw/Y56qqxhWUWo/s1600-h/sigourney.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 277px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5417781256796041954" border="0" alt="Sigourney Weaver" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_TWTIY8uI/AAAAAAAAAIw/Y56qqxhWUWo/s320/sigourney.jpg" /></a><br /><div>Öncelikle çok güzel bir dünya yaratılmış. Öyle ki, sinemadan çıkıp da yolda giderken ya bu dünya(hele hele Ankara) çok çirkinmiş düşüncesinden kurtulamadım. Köyümüze geri mi dönsek ne yapsak, en azından yeşillikti:) Bir de şu uçan ejderhamsı şeylerden kullanmak istiyorum ben de. Çok büyük olmasına gerek yok, "toruk"ta filan gözüm yok, küçük mavi bi tane versinler yeter. Ya da mekaniğini yapsınlar, uçan kaykay tarzı ufak tefek bir şey de olur.<br /></div><div>Sonra navi'ler (o kuyruklu 3 metrelik yaratıklar) çok iyiydi. Yalnız şu burun olayı pek çirkin. Sen git kadını erkeği üç metrelik, bi gram yağı göbeği olmayan, dalyan gibi yaratık dizayn et, sonra suratının ortasına çin seddi inşa et, olacak iş mi? Neyse olmuş bitmiş... Hem belki aslında iyi de olmuştur, yoksa yüzüklerin efendisi çıktığında elflere aşık olan topluluklar şimdi navi navi diye dolanır dururdu. Bir de küçükken kardeşim burnunu çarpmıştı da burnuyla alnının arasındaki bölge şişmişti, aynı böyle olmuştu, o kadar kötü görünüyordu ki çocuğa yaratık muamelesi yapmıştık bi süre.<br />Filmin 160 dakika olduğunu hatırlatayım. Bu gerçekten uzun bir süre, hele de 3 boyutlu bir film için. Ancak zamanın geçmesi konusunda hiç sorun yaşamadık. İlk yarı masal tadında, ikinci yarıda ise daha fazla aksiyon ile izlenirliğini korudu. </div><div><br /></div><div>Tabi bu kadar beğendim, övdüm ama filmde benim de kafama takılan bir şey var. Adamlar uzaya çıkmışlar, teknoloji süper, monitör yerine üç boyutlu hologram görüntüler kullanıyorlar. İnsan DNA'sından modifiye Navi yapmışlar, bi de kontrol edecek alet edevat yapmışlar hepsi çok güzel de, bizim Jake Sully neden hala tekerlekli sandalyesini elleriyle sürüyor onu merak ediyorum. Derseniz ki adamımız fakirmiş, parası yetmemiş diye, yine de ikna olmadım. Birincisi o tekerlekli sandalye zaten muhtemelen ordunun malı filandır, hadi kendi malı olsun diyelim, o devirde değil emekli bir askerin alabileceği, tüm insanlığın alabileceği en ucuz tekerlekli sandalye bile daha gelişkendir diye düşünüyorum. Şimdi ne kadar ucuz olursa olsun eski gramofonlardan üretiyorlar mı, hayır. O sandalye de müzelik olmuştur artık zannımca. </div><div></div><div>Spoiler öncesi bir özet yapayım, film çok güzel gidin görün.<br /><br /></div><div>Burdan sonrasını henüz filmi izlememiş olanların okuması tavsiye edilmez:</div></div><div></div><div><div><br /></div><div></div><div></div><div>-----SPOILER-----</div><div><br /><br /><br /></div><div>Bütün o görselliğin yanında bu filmin konusuna da ısındım ben. Bu Navi'ler böyle doğa aşığı filan, pagan magan hoş olmuşlar. Neural network olayına da bayıldım. Bir de adamlar o güzel dünyayı dizayn edip öylece bırakmamış. Jake Sully nin küçük ve yaramaz bir çocuk gibi fosforlu bitkilere dokunarak hayran hayran dolaşması çok sempatik bir ayrıntı olmuş. Aynı sempatiyi navi bedenini ilk kullanışında zıplaması koşması kuyruğuyla sağa sola çarpması sırasında da yaşadım. </div><div><br /></div><div>Savaşta bizim tarafımıza geçen (nasıl benimsediysem artık) neyse işte navilerin tarafına geçen pilotumuzun gözlerini ve helikopterini savaş boyalarıyla boyaması gülümseten bir başka ayrıntıydı. </div><div></div><div>Neytiri, Jake Sully'ye onlar gibi olmayı öğretirken aslında filmde çok uzun bir zaman geçti. Ben de sanki bana öğretiyormuş gibi tüm dersleri pür dikkat dinledim, hatta o kadar ki bir ara bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak psikolojisi bile sardı.</div><div><br /></div><div>Belki konu biraz klişe olabilir. Yani esas oğlan casus olarak gelir, esas kıza aşık olur, sonra vicdan da yapar onların tarafına geçer, ama gerçekleri söyleyince "sana güvenmiştim, beni kandırdın, böhüü" geyikleri olur (burdaki böhüüden çok tıslama kükreme arası bişeydi o ayrı) neyse efendim sonra esas oğlan bunları kurtarır bu da mutlu son. Filmi izlerken sonu anlaşılıyor tabi. Hatta Toruk Macto'nun hikayesi anlatıldığında kesin bu da Toruk Macto olacak demek çok kolay. </div><div><br /></div><a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_SfnMwucI/AAAAAAAAAIg/U70PzBkcoJs/s1600-h/avatar_poster.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 216px; DISPLAY: block; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5417780317290281410" border="0" alt="Avatar Poster" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sy_SfnMwucI/AAAAAAAAAIg/U70PzBkcoJs/s320/avatar_poster.jpg" /></a><br /><div>Ama film bundan ibaret değil neyse ki. Bir kere takdirimi kazanan yönlerinden biri Amerikan propagandasından uzak olması. Hatta neredeyse Amerikan politikasını yeren bir havası var. Güzelim Pandora'yı işgal etmişler, maden almak için canlı manlı demeden hepsini yerinden yurdundan hem de canından etmekte tereddüt etmeyen bir ordu var karşımızda. </div><br /><div>Bir yerde Naviler bunlara karşı çıkıyor, şu an hatırlamıyorum nerde olduğunu, ama albay terör ha, öyleyse biz de terörle karşılık veririz diyor, işte o zaman tiksiniyorsun insan ırkından. </div><br /><div>-----SPOILER SONU-----</div></div></div></div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-66381017961563486822009-11-07T03:52:00.000-08:002009-11-08T07:19:09.424-08:00Blogger ile Blog Oluşturma ve YayınlamaBu defa bir Blogger sayfası oluşturma, düzenleme, blog yazısı hazırlama ve yayınlama ile ilgili ayrıntılı bir yazı hazırladım. Hemen hemen her adımda screenshot ile destekleyerek anlaşılır bir hale getirmeye çalıştım. Umarım okurken zevk alırsınız ve bloglamaya yeni adım atanlar için yeterli bir kaynak olur.<br />
<br />
<strong>Blogger ile nasıl blog hazırlanır?</strong><br />
<br />
<br />
Eğer yoksa önce bir Gmail hesabı alınır.<br />
<br />
Herhangi bir blogger sayfasında, örneğin bu sayfada sağ üst köşedeki "Blog Oluştur" linkine tıklanır.<br />
<br />
"Bir blog sayfası oluşturun" ekranı görüntülenir.<br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVkhp-TEKI/AAAAAAAAAFk/PJOipfkl4vo/s1600-h/resim2.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401333857466388642" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVkhp-TEKI/AAAAAAAAAFk/PJOipfkl4vo/s400/resim2.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 302px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 454px;" /></a><br />
Bu ekranda:<br />
"Bu işlem, diğer Google hizmetlerinde kullanabileceğiniz bir Google hesabı oluşturacak. Örneğin Gmail, Google Gruplar veya Orkut'a ilişkin bir Google hesabınız varsa, lütfen önce giriş yapın"<br />
yazmaktadır. Burada "önce giriş yapın" linkine tıklanır. Mevcut Gmail hesabınızın kullanıcı adı ve şifresi ile giriş yapılır.<br />
<br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVlPRH8ePI/AAAAAAAAAFs/ZQPoerBTyAQ/s1600-h/resim3.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401334641069947122" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVlPRH8ePI/AAAAAAAAAFs/ZQPoerBTyAQ/s400/resim3.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 299px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 472px;" /></a> Ardından "Blogger için kayıt olun" ekranı görüntülenir. "Görünen isim" alanı doldurularak "DEVAM ET" butonuna basılır.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVl8BAu0BI/AAAAAAAAAF0/0L2XNkctCYo/s1600-h/resim4.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401335409838837778" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVl8BAu0BI/AAAAAAAAAF0/0L2XNkctCYo/s400/resim4.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 319px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 484px;" /></a><br />
"Blogunuzu adlandırın" ekranı görüntülenir. Blog başlığı ve blog url si girilir. Örnek: Ayca'nin Blogu, <a href="http://aycaninblogu.blogspot.com/">http://aycaninblogu.blogspot.com/</a>. Tabi url girildikten sonra "Uygunluğunu Kontrol Et" linkine tıklayıp bu adresi alıp alamayacağınızı öğrenmeniz yerinde olur.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVm_Pl9sNI/AAAAAAAAAF8/0H_Y-W4RCzs/s1600-h/resim5.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401336564804333778" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVm_Pl9sNI/AAAAAAAAAF8/0H_Y-W4RCzs/s400/resim5.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 353px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 505px;" /></a><br />
"Bir şablon seçin" ekranı görüntülenir. Bu şablonu daha sonra Ayarlar menüsünden istediğiniz gibi değiştirebileceğinizi düşünerek seçiminizi yapın. Bu şablonun üzerinde ayrıca renk ve font seçimi gibi ayarları yine aynı menüden yapabilirsiniz. Ancak yeni bir şablon seçtiğinizde renk ve font gibi ayarlarınız kaybolur bunu da unutmayın. "DEVAM" butonuna basın.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVo9IR96WI/AAAAAAAAAGE/cbXjipUbWU0/s1600-h/resim6.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401338727504931170" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVo9IR96WI/AAAAAAAAAGE/cbXjipUbWU0/s400/resim6.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 408px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 435px;" /></a>"Blogunuz Oluşturuldu" ekranı görüntülenir. "BLOGLAMAYA BAŞLA" butonu ile devam edin. Karşınıza Blogger'ın editör arayüzü çıkacaktır. Başlığı ve "Bu kayda yönelik etiketler" kısmını doldurmayı unutmayın. Etiketler özellikle aramalar sırasında çok kullanışlı olacaktır. Yazılarınızı kategorilendirmenizde yardımcı olurlar ve ayrıca belirli konulardaki yazılarınıza hızlı erişim sağlarlar.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVqtFoiiOI/AAAAAAAAAGM/mlsurT18PYs/s1600-h/resim9.JPG"></a>Metnin içine resim, link, video vs. ekleyebilirsiniz. Bunlardan resim eklemenin nasıl yapıldığını öğrenelim.<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVr32uIpAI/AAAAAAAAAGU/9UZxO8J0FtQ/s1600-h/resim10.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401341935426774018" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVr32uIpAI/AAAAAAAAAGU/9UZxO8J0FtQ/s400/resim10.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 468px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 507px;" /></a> Editörün üstündeki toolbardaki küçük "Resim Ekle" butonuna tıklanır. Yeni bir pencerede "Bilgisayarınıza bir resim ekleyin veya web'den bir resim ekleyin" ekranı görüntülenir. Burda gerekli ayarlamalar yapılarak "RESIMI YÜKLE" butonuna basılır.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVtB2S6xzI/AAAAAAAAAGc/wUMF-MOstQQ/s1600-h/resim11.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401343206622938930" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVtB2S6xzI/AAAAAAAAAGc/wUMF-MOstQQ/s400/resim11.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 396px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 499px;" /></a> Resmi yükleme işleminiz tamamlandığında "Resiminiz eklendi" ekranı görüntülenir. "TAMAMLANDI" butonuna basarak pencere kapatılır.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVt8V4zLZI/AAAAAAAAAGk/t6-7d4utxKU/s1600-h/resim13.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401344211535736210" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVt8V4zLZI/AAAAAAAAAGk/t6-7d4utxKU/s400/resim13.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 246px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a> Maalesef resimler blogun en başına eklenmektedir. Belki daha kolay bir yolu vardır ancak ben çareyi html editörünü açıp resim ile ilgili kodu istediğim yere yapıştırmakta buldum. Bunun için biraz kodlama bilgisi gerekebilir. Editörün sağ üst köşesindeki sekmelerden "HTML'yi Düzenle" seçilir.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVvAkGyKjI/AAAAAAAAAGs/Uwc-rg7aXRs/s1600-h/resim14.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401345383583590962" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVvAkGyKjI/AAAAAAAAAGs/Uwc-rg7aXRs/s400/resim14.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 313px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 488px;" /></a> a ile başlayıp a ile biten ve içinde img geçen alan bizim resmin yeraldığı kodu oluşturur. Özet olarak a ile sınırlı alanlar resmin linkini, img ile sınırlı alanlar da resmin özelliklerini ve stilini belirlemekte. Eğer bu konuda bilginiz yoksa tavsiyem bu kodun içeriğini değiştirmeden aynen kesip yapıştırmanızdır. Bundan sonra sağ üst köşedeki "Oluştur" sekmesi seçilerek önceki ekrana dönebilir ve resmin istediğiniz yere yerleştiğinden emin olabilirsiniz.<br />
Blogger editörünün kötü bir özelliği de (belki bu problemle sadece ben karşılaşıyor olabilirim) Araya rasgele boşluklar eklemesi. Özellikle resim ekledikçe ve html düzenle ekranı ile arada geçiş yaptıkça yeni boşluklar oluşmakta. Hem html editöründe hem de Oluştur ekranında fırsat buldukça boşlukları silmenizi tavsiye ederim.<br />
<br />
Yazımızı yazdık, resmimizi de ekledik, ancak her şey yerli yerinde ve düzgün mü görmek istiyoruz. Bunun için yine editörün sağ üst köşesindeki "Önizleme" linkine tıklayın.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVxa74vjmI/AAAAAAAAAG0/0JyjgRUv_RI/s1600-h/resim15.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401348035667005026" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVxa74vjmI/AAAAAAAAAG0/0JyjgRUv_RI/s400/resim15.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 350px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 464px;" /></a> Bu şekilde blogunuzu yayınladığınızda nasıl görüneceğini görmüş olacaksınız. Eğer görüntüyü beğenmediyseniz değiştirmek için sağ üst köşedeki "Önizlemeyi Gizle" linkine tıklayabilirsiniz. Eğer beğendiyseniz ve artık yayınlamaya hazır olduğunu düşünüyorsanız sağ üst köşedeki "KAYDI YAYINLA" butonuna basabilirsiniz.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVyWnc8XrI/AAAAAAAAAG8/2spi4ZFV6hM/s1600-h/resim16.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401349060973846194" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvVyWnc8XrI/AAAAAAAAAG8/2spi4ZFV6hM/s400/resim16.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 404px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 467px;" /></a><br />
"Blog kaydınız başarıyla yayınlandı" şeklindeki sayfa görüntülenir. İnanmazsanız "Kaydı Görüntüle" linkine tıklayıp kendi gözlerinizle görebilirsiniz. İlk yazınızı yayınlamış oldunuz, vatana millete hayırlı olsun:) Şimdi blogunuzun genel görünüşü ve yandaki menülerle ilgili birkaç değişiklik yapalım.<br />
<br />
Öncelikle sağ en üstteki "Özelleştir" linkine tıklayın. <a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV0GyiXc-I/AAAAAAAAAHE/84tPj1dwtrw/s1600-h/resim18.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401350988094731234" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV0GyiXc-I/AAAAAAAAAHE/84tPj1dwtrw/s400/resim18.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 155px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 480px;" /></a> Blogunuzla ilgili ayarların olduğu sayfa görüntülenir. Yerleşim sekmesi altındaki "Sayfa Öğeleri" alanında seçtiğiniz şablona uygun olarak blogunuzun genel yerleşimini görebilirsiniz. Burada, sağ paneldeki ögelerin yerini mouse ile sürükleyerek değiştirebilir, "Düzenle" linkine tıklayarak içeriklerini değiştirebilir ya da "Gadget Ekle" linkine tıklayarak yeni içerik ekleyebilirsiniz.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV1eJqw_cI/AAAAAAAAAHM/TbQCOzNxvb4/s1600-h/resim20.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401352488952593858" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV1eJqw_cI/AAAAAAAAAHM/TbQCOzNxvb4/s400/resim20.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 353px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 480px;" /></a> Öncelikle "Hakkımda" içeriğini en üste taşıyın ve içeriğini değiştirmek üzere "Düzenle" linkine tıklayın.<br />
<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV5ttr07VI/AAAAAAAAAHU/DieWpjzh8cQ/s1600-h/resim19.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401357154365271378" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV5ttr07VI/AAAAAAAAAHU/DieWpjzh8cQ/s400/resim19.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 471px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 449px;" /></a> Gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra "KAYDET" butonuna basarak sayfayı kapatın. Böylece kendimiz hakkında kısa bir bilgiyi blogumuzun sağ paneline yerleştirmiş olduk. Yine "Sayfa Öğeleri" alanında bu sefer "Gadget Ekle" linkine tıklayarak yeni içerik ekleyelim.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV6yOAyddI/AAAAAAAAAHc/M9zoEqxn5Iw/s1600-h/resim21.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401358331274229202" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV6yOAyddI/AAAAAAAAAHc/M9zoEqxn5Iw/s400/resim21.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 425px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 430px;" /></a> Gadgetların listelendiği ekran görüntülenir. Daha önce blogda yer alan "Hakkımda" yazısı Profil başlığı ile önceden eklenmiş görünüyor. Biz de diğer bir kullanışlı gadget olan "Etiketler"i eklemek istiyoruz. Bunun için listede "Etiketler" başlığının sağındaki + işaretine tıklayın.<br />
<br />
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV8XkBd2RI/AAAAAAAAAHs/_Cq-B8foWTU/s1600-h/resim22.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401360072349440274" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV8XkBd2RI/AAAAAAAAAHs/_Cq-B8foWTU/s400/resim22.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 321px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a><br />
İstenilen değişiklikler yapıldıktan sonra "KAYDET" butonuna basılarak Gadget ayarları kapatılır. Sayfa Öğeleri alanında da kaydetme işlemi gerçekleştirilerek "Önizleme"ye tıklanarak blog görüntülenir.<br />
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV9UBGMuzI/AAAAAAAAAH0/0A3cxQj7lxI/s1600-h/resim23.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401361110946069298" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV9UBGMuzI/AAAAAAAAAH0/0A3cxQj7lxI/s400/resim23.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 323px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 428px;" /></a> Değişiklikleri sayfanın sağ panelinde görebilirsiniz.<br />
<br />
Blogunuzun fontları, başlık, link ya da arka plan renkleri gibi ayarları da istediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz. Sayfa Öğeleri'nin yanındaki "Yazı Tipleri ve Renkler" sekmesinden bu ayarlara erişebilirsiniz.<br />
<br />
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV-Vq2yN5I/AAAAAAAAAH8/V7n7Gubhg4U/s1600-h/resim24.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401362238847203218" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvV-Vq2yN5I/AAAAAAAAAH8/V7n7Gubhg4U/s400/resim24.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 297px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a><br />
Bir diğer önemli konu da mail ile yazı yayınlama. Bunun için öncelikle sağ üst köşeden "Kumanda paneli"ne girmek gerekli. Kumanda paneli ekranında, blogunuzun isminin yanında küçük bir mektup resmi var, buna tıklayın.<br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXo6pxnLcI/AAAAAAAAAIE/HfJ_36Tlukk/s1600-h/resim25.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401479422444776898" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXo6pxnLcI/AAAAAAAAAIE/HfJ_36Tlukk/s400/resim25.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 312px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a>" E-postayla Kayıt Gönderme" ekranı görüntülenir. Burada mail adresini istediğiniz şekilde tamamlayın. Unutmayın ki bu adresi bilen her kimse bu blogda sizin adınıza yazı yayınlayabilir. "KAYDET" butonuna basarak pencereyi kapattığınızda artık blogunuz e-mail ile yayınlanmaya hazır hale gelmiştir.<br />
<br />
Daha sonra herhangi bir mail adresinize giriş yapıp yeni bir mail yazın. <a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXqOlvsgtI/AAAAAAAAAIM/q1ZIw6MPXp0/s1600-h/resim26.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401480864472007378" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXqOlvsgtI/AAAAAAAAAIM/q1ZIw6MPXp0/s400/resim26.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 514px;" /></a><br />
Subject/Konu alanına yazdığınız blogun başlığı olacaktır, ayrıca maile attachment (ek dosya) olarak resim eklerseniz bu da blogunuzun en başında görünecek şekilde düzenlenecektir. Ben de bu yazıyı hazırlayabilmek için bu özelliği ilk defa kullandım ve anında blogda yayınlanmış bulmak gerçekten sevindiriciydi.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXq5LfVLJI/AAAAAAAAAIU/eB-489aACIs/s1600-h/resim27.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5401481596158422162" src="http://1.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SvXq5LfVLJI/AAAAAAAAAIU/eB-489aACIs/s400/resim27.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 451px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 480px;" /></a> Şimdilik bu kadar. Belki daha sonra daha kapsamlı olacak şekilde yazıyı genişletebilirim.<div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-60758984370580564882009-09-27T13:40:00.000-07:002009-11-08T07:20:12.521-08:00Deney7: Microsoft Advergame<a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sr_OIb6IC3I/AAAAAAAAAFc/TfiFVsc944U/s1600-h/deney7.JPG" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5386250323684232050" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sr_OIb6IC3I/AAAAAAAAAFc/TfiFVsc944U/s400/deney7.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 305px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a><br />
<div><br />
</div><div><br />
</div><div><a href="http://gezgingun.blogspot.com/2009/03/ritmi-koru.html">Ritmi Koru ARG Advergame</a> ve <a href="http://gezgingun.blogspot.com/2009/03/ah-anam-lahanam.html">Gitti Gidiyor reklamindan</a>(ve hatta Yaman Gezgin'den) hatirlayacagimiz 41-29 ekibi yine is basinda. Maalesef bu defa BBG tarzi bir yarisma hazirlamislar. Cok eglenceli gorunse de aktif olarak katilamayacagim icin uzuluyorum, ama destekci olarak tum gucumle yarismak istiyorum.<br />
</div><div>Facebook araciligiyla aldigim mesaji aynen kopyaliyorum:<br />
</div><div><br />
<br />
</div><div>"<br />
</div><div><div>Eveeet, <br />
</div><div><br />
</div><div>Uzun zamandır sesimiz çıkmıyordu, tabii ki sebebi var! Microsoft Windows7 nin lansmanı hazırlığı içindeydik. <br />
</div><div><br />
</div><div>http://www.deney7.com<br />
</div><div><br />
</div><div>Bugün itibariyle birinci fazıyla beraber başladık! <br />
</div><div><br />
</div><div>Biraz projeyi anlatayım ; <br />
</div><div><br />
</div><div>Proje ne derseniz; faz 1 (26 Eylül - 9 Ekim)'de http://deney7.com<br />
</div><div>üzerinden 2 kişi arıyoruz, bu 2 kişi faz 2'de (16-22 Ekim) birer ev<br />
</div><div>şeklinde dosenmis, lokasyonu gizli yere yerlestirilecek ve 7 gün<br />
</div><div>boyunca 77 görevi tüm türkiye onları internet üzerinden canlı izlerken yapmaya calısacaklar, tabii ki siz kullanıcıların ve takipcilerinin yardımıyla... Bu Questler neler mi ? Mesela facebook fan page'i kurup fan sayısını 10.000 e cıkartmak, mesela takipcilerinin yardımıyla bir puzzle cozmek ya da sürpriz bir hediye için tüm interneti seferber etmek!<br />
</div><div><br />
</div><div>Bunun sonunda ne mi kazanacaklar ? Tam 20.000 TL!!! <br />
</div><div>Onları takip eden, onlara yardım eden kullanıcılarda onlarca hediye arasından hediye kazanacak, laptoplar, windows 7 lisansları, usb stickler vb. Son günün akşamı da bir partiyle kapatacagız ;)<br />
</div><div><br />
</div><div>Tüm bunları kazanmak için kullanıcıların yapması gereken tek şey, neden onları seçmemiz gerektiğini anlatan bir video hazırlamak ve siteye yüklemek. Eğer isterse fotograf ve bir paragrafla da basvurabilir ama video'nun etkisi cok daha yüksek olacak...<br />
</div><div><br />
</div><div>Onumuzdeki hafta içinde Tv reklamı, radyo spot'u, gazete ilanlarımız ve bol bol bannerlarımız da kampanyayı desteklemeye başlayacak ve sürpriz : bunların hepsini 41? 29! olarak biz hazırladık! Bu yüzden bu proje bir anlamda bir dijital milad noktası, tüm lansmanı bir dijital ajansın hazırlıyor olması ve bu yüzden tüm dijital sektöriçin faydalı olacagına da<br />
</div><div>inanıyorum<br />
</div><div><br />
</div><div>İşte üzerinde gizlice çalıştığımız projemiz bu ve sizden her zaman oldugu gibi destek bekliyorum, sitemiz açık ( http://www.deney7.com )<br />
</div><div>ve örnek bir kaç video da koyduk, sormak istediginiz birsey olursa ben buradayim ;)<br />
</div><div><br />
</div><div>Alemsah Ozturk <br />
</div><div>Chief Happiness Officer @ 41? 29!<br />
</div></div><div>"<br />
</div><div><br />
</div><div><br />
</div><div>Simdilik Ozan Erturk ve Volkan Oge'yi destekleyerek ise basladim. Gorevleri de merakla bekliyorum.<br />
</div><div>Tabi hemen oyun forumlarimiza yeni bir baslik ekledim, tum ritmi koru ve monopoly oyuncularini Deney7'ye de bekliyorum.<br />
</div><div></div><div><a href="http://oyunlarim.niceboard.biz/deney7-c3/">http://oyunlarim.niceboard.biz/deney7-c3/</a><br />
</div><div></div><div>Hadi tekrar yarisalim...<br />
</div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-34255357568819747862009-09-20T02:36:00.000-07:002009-11-08T07:20:23.420-08:00Monopoly City Streets<a href="http://www.hasbro.com/">Hasbro</a> firması Monopoly oyununu internet ortamına taşımaya karar vermiş. Ancak internetteki emsallerinden farklı olarak bu işi Google Maps ile gerçekleştirmişler.<br />
<br />
Aşağıdaki ekran görüntülerinden de anlaşılacağı üzre tüm dünyada, gerçekten var olan cadde ve sokaklar üzerinde alım satım işlemi gerçekleştiriyorsunuz. Oyunda en çok öne çıkan strateji oyuna mümkün olduğunca çok uğramak, çünkü sadece login olabildiğiniz günlerin kira ve diğer günlük gelirlerini alabiliyorsunuz. 7 gün uğramamak bütün tekliflerin kabul edilmesi ile sonuçlanıyor, 2 hafta girmeyince ise tüm mal varlığınız satılıyor.<br />
<br />
<br />
Oyunun genel görüntüsü şu şekilde (account bilgisi ve mal varlığımla ilgili ipuçlarının üstünü karalama ihtiyacı duydum) :<br />
<br />
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SrYNUrz4RHI/AAAAAAAAAFM/pupxT6VZ0OI/s1600-h/monopoly1.JPG" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5383505053576873074" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SrYNUrz4RHI/AAAAAAAAAFM/pupxT6VZ0OI/s400/monopoly1.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 260px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Sahip olduğunuz mal mülk şu şekilde listeleniyor:<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SrYMKaZezoI/AAAAAAAAAFE/lDvoXV1SIY8/s1600-h/monopoly.JPG" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5383503777592430210" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SrYMKaZezoI/AAAAAAAAAFE/lDvoXV1SIY8/s400/monopoly.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 270px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a><br />
Oyun ilk açıldığında aşırı yavaş ve buglarla doluydu. İki gün önce yapılan reset işlemi ile birlikte bazı şeyleri geliştirmişler ancak hala hızlı olduğu söylenemez, haritaların yüklenmesi gerçekten zaman alıyor. Birkaç ufak tefek bug da hala mevcut.<br />
<br />
<br />
Oyunda en çok dikkatimi çeken şeylerden biri kullanıcılar arasında herhangi bir iletişim olmaması. Tek iletişim offer verme, kabul etme ve etmeme şeklinde. ne chat, ne forum ne de mesaj özelligi var. Oyunun FAQ bölümü ise printlesen 2 tane A4 kağıda sığabilecek kadar az. Halbuki kafamda bir sürü soru var. Ben de daha önce Ritmi Koru için hazırladığımız foruma, bu oyunun başlığını açtım. Tespit ettiğim şeyleri ve sorularımı oraya yazacağım. Belki yardımcı olabilecek birileri çıkar, ya da yazacağım şeyler başka birilerinin işine yarar kim bilir.<br />
<br />
İşte adres:<br />
<br />
<a href="http://oyunlarim.niceboard.biz/monopoly-city-streets-f5/">http://oyunlarim.niceboard.biz/monopoly-city-streets-f5/</a><br />
<br />
Oyunun adresi de burda:<br />
<br />
<a href="http://www.monopolycitystreets.com/">http://www.monopolycitystreets.com/</a><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-81053496613229612852009-07-24T12:20:00.001-07:002009-11-11T12:40:12.624-08:00Beypazarı & Memleketimden İnsan ManzaralarıGeçen hafta Beypazarı'ndaydık, yarım günlüğüne. Pazar olduğu ve esnafın yarısı düğüne gittiği için olsa gerek pek bir şey anlamadık. Sıcaktan o kadar baygındık ki kendimiz dışında fotoğraf da çekemedik pek, çekmeye değer pek bir şey de yoktu belki. <br />
Beypazarlılar alınmasınlar ama, Safranbolu çok daha güzel bir yerdi.<br />
Çarşıyı dolaşacak olursanız, yokuşun en başlarında bir kaç konak var, aşağıdaki fotoğraftaki ilan da bu konaklardan birinde asılıydı. Afişin sempatik görünmek için mi yoksa doğal olarak mı bu şekilde hazırlandığını hala merak etmekteyim:<br />
<br />
<br />
<img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5362109293391371378" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SmoJ_h9p3HI/AAAAAAAAADk/9-iLkYUVNsQ/s400/CIMG2650.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 300px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /><br />
Bir de Beypazarı'nda bir vadi var, İnözü. Gerçekten Ankara çevresindeki bu çoraklığın arasında yeşilliğiyle farkedilen bir doğal ortam, biraz daha uğraşsam Toroslara benzeteceğim. "Su hayattır"ın en büyük kanıtlarından biri. Ama yeşillik dedim diye çok fazla ümitlenmeyin, piknik yeri ayarında bir yer. Vadi boyunca bir kaç tesis var. Biz de bir tanesine girdik. Vadinin içinden incecik su geçiyor. Tesis de suyun kenarına kurulmuş. Kahvaltısını filan pek beğenmedim o yüzden tesisin adını da söylemeyeceğim. En büyük problem ise kahvaltı değil sivrisineklerin çokluğuydu. Su yavaş akınca sivrisinekler artar, heralde sebebi bu olsa gerek. Suyun halini gördüğümde biraz içim acıdı açıkçası. Vadiyi besleyen su yıllar içinde azalmış, köyle tarla sulamak için kürekle açılan kanallar kadar kalmış sadece. Biz suyun kenarında bir masaya otururken bir yandan da tesisteki abiler vadinin olayını anlatıyorlardı. Buranın suyu budur, yosunlar da doğal yosun diye. Aslında gerçekten doğal yosun, kurbağa yumurtası ve pisliklerinden oluşan bir yosun çeşidi. Burda da fotoğrafı, yeterince zoom'a sahip bir makinemiz olsaydı içinde yüzen kocabaşları (kurbağa yavrusu) görüntüleyebilirdik.<br />
<div><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SmoQ5DnVC0I/AAAAAAAAAD0/OP2eplupwHk/s1600-h/CIMG2649.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5362116878746848066" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/SmoQ5DnVC0I/AAAAAAAAAD0/OP2eplupwHk/s320/CIMG2649.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
</div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-22951827842217993282009-05-16T00:52:00.001-07:002009-05-16T02:53:12.172-07:00HP Sahiplerinin Dikkatine!<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sg5xIuHTuzI/AAAAAAAAACM/j0ZOUZYKDVk/s1600-h/HP_Pavilion_dv6700t.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 268px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5336327003112192818" border="0" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sg5xIuHTuzI/AAAAAAAAACM/j0ZOUZYKDVk/s320/HP_Pavilion_dv6700t.jpg" /></a><br /><div></div><br /><div>HP ısınma problemi olan laptop bataryalarını toplatıyor, ücretsiz olarak yenisiyle değiştiriyor. Bu adresten bataryanızın modelini kontrol edip yenisini isteyebilirsiniz:</div><br /><div><a href="http://bpr.hpordercenter.com/HBPR/TR-tr/Default.aspx">http://bpr.hpordercenter.com/HBPR/TR-tr/Default.aspx</a></div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-51305989596204963462009-04-18T03:47:00.000-07:002009-11-11T12:42:57.468-08:00String vs StringBuilderŞirkette şu an üstünde çalışmakta olduğumuz güzel düşünülmüş, <a href="http://www.facebook.com/home.php#/profile.php?id=773253400&ref=ts">bir arkadaşın</a> ortaya koyduğu bir generic simülatör projesi var. Projenin ayrıntılarına girmem mümkün değil ancak çalışma prensibi değişken, fonksiyon, class, dll'ler, protokoller gibi kodu oluşturan öğelerin bir kullanıcı arayüzü yardımıyla xml dosyalarına yazılması ve ardından bu xml dosyalarının parse işlemiyle koda dönüştürülmesi şeklinde. Tabi simülatöre eklenen her öğe oluşturulan kodun büyümesine sebep oluyor, ve böylece gerçekten çok kapsamlı ve yetenekli bir simülatör oluşturulduğunda binlerce satır koda erişilmiş oluyor.<br />
<br />
İşte bu noktada kodun oluşturulma süresi büyük önem kazanıyor. "Generate" dedikten sonra yavaş yavaş ilerleyen bir progress bar görüntüsünü hiç kimse sevmez. Üreteci hazırlayan arkadaşın da hoşuna gitmemiş olmalı ki performans iyileştirmesine gitmeye karar verdi. Benim de String ve StringBuilder arasındaki farkı öğrenmem onun sayesindedir. Kodu geliştirip çalıştırdığında göz açıp kapayıncaya kadar kodun üretildiğini görünce merak ettim, String yerine StringBuilder kullandım hepsi bu dedi. Bunun üzerine taa üniversitedeyken "String class'ı var ya nasıl olsa, bunların hepsini yapıyor, StringBuilder gibi daha komplex bir şeyi birşeyi hatırlamama neden gerek olsun ki" şeklindeki tembel düşüncemi hatırlayıp utandım, ve merakımı gidermeye karar verdim.<br />
<br />
Şimdi işin hikaye kısmını geçip konuya girelim:<br />
Kaynağım <a href="http://www.codeproject.com/">CodeProject</a>. Konuyla ilgili en sade ve öz anlatımı <a href="http://www.codeproject.com/KB/cs/StringBuilder_vs_String.aspx">burda</a> buldum. <a href="http://www.codeproject.com/Members/Alois-Kraus">Alois Kraus</a> arkadaş iyi iş çıkarmış. Özetle durum şu:<br />
String'in değişken olmayan(immutable) bir yapısı var, o yüzden herhangi bir ekleme çıkarma vs. işlemi yaptığınızda yeni bir obje üretilmekte. StringBuilder ise değişken(mutable) bir yapıda. Ama tabi bu her zaman iyi anlamına gelmiyor. Kraus da diyor ki, assembler kodunu görmeden hangisinin daha iyi performans vereceğine karar vermeyin.<br />
Assemblerla uğraşmak istemeyenler için(sanırım çoğumuz bu kategorideyiz) Kraus bir performans testi yapmış. Insert, Remove, Replace, Format, Append, Join gibi fonksiyonların zaman ve uygulanan operasyon sayısı grafiğini çıkaracak testler hazırlamış. Grafikler aynen şunlar:<br />
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4NIGH8_I/AAAAAAAAACE/U5KCOtfNHs4/s1600-h/StringReplace.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325990569993303026" src="http://3.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4NIGH8_I/AAAAAAAAACE/U5KCOtfNHs4/s320/StringReplace.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 324px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 392px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4NEZuUuI/AAAAAAAAAB8/jXPjfeO1zaQ/s1600-h/StringInsert.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325990569001767650" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4NEZuUuI/AAAAAAAAAB8/jXPjfeO1zaQ/s320/StringInsert.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 313px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 383px;" /></a><br />
<div><a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4M5gxUSI/AAAAAAAAAB0/Igju0N5TkmQ/s1600-h/StringFormat.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325990566078533922" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4M5gxUSI/AAAAAAAAAB0/Igju0N5TkmQ/s320/StringFormat.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 386px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 391px;" /></a><br />
<div><a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4MxcrvnI/AAAAAAAAABs/qfljrHNjdsU/s1600-h/StringConcat.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5325990563913907826" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sem4MxcrvnI/AAAAAAAAABs/qfljrHNjdsU/s320/StringConcat.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 359px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 388px;" /></a><br />
Bu tabloları yorumlayacak olursak en iyi performansı veren fonksiyonlar şunlar:<br />
</div><div></div><div><strong>Insert</strong>: StringBuilder.Insert, 2'den az ise String.Insert<br />
</div><div><strong>Remove</strong>: StringBuilder.Remover, 2'den az ise String.Remove<br />
</div><div><strong>Replace</strong>: String.Replace<br />
</div><div><strong>Format</strong>: StringBuilder.AppendFormat, 5'ten az ise String.Format<br />
</div><div><strong>Concatenation</strong>: String.Join, 2 ise String+<br />
</div></div><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-24753148444791184602009-04-08T10:16:00.000-07:002009-11-11T12:43:34.414-08:00Dedektifler, Cinayetler ve KatillerCinayet medya için her zaman çekici bir konu olmuştur, başlığı görünce sizde de merak uyandırmadı mı? Halbuki sadece müptelası olduğum birkaç dedektiflik hikayesinden bahsedeceğim. Daha da özetleyecek olursak <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Agatha_Christie">Agatha Christie</a>, <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Adrian_Monk">Adrian Monk</a> veee (wait for it...) <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Dexter_Morgan">Dexter Morgan</a>!<br />
<br />
Bunlardan ilk tanıştığım Agatha Christie oldu. Bir cumartesi sabahı, aile büyükleri tarafından limitlenen televizyon izleme seanslarından birindeydik. Tabi sınırlı olunca kanalları gezerek izlemeye gerçekten değecek birşeyler arıyorduk. TRT'nin yan kanallarından birinde (TRT 3 olabilir) şöyle yumurta kafalı, komik, bi yandan da hafif karizmatik bir tiple karşılaştık. O sırada salondan geçmekte olan annem "Aa Hercule Poirot (Herkül Puaro), bunu izleyin çok güzel" dedi. Biz de annemin zevkine güvenip bunda karar kıldık. Bu ufak tefek ilginç adam insanları sorgulamaya başladı, anlaşılan öldürülen yaşlı bir hanımefendinin katilini aramaktaydı.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd4sSCt7h4I/AAAAAAAAABM/xIS60FPFRWs/s1600-h/poirot.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5322740498077288322" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd4sSCt7h4I/AAAAAAAAABM/xIS60FPFRWs/s320/poirot.jpg" style="cursor: hand; float: right; height: 320px; margin: 0px 0px 10px 10px; width: 214px;" /></a><br />
Hercule Poirot'nun sıcak çikolata içerken bile yüz ifadesindeki o komik ukalalık, yardımcısını sürekli nezaket ve düzen konularında fırçalamasını izlemek gerçekten çok eğlenceliydi. Tabi yavaş yavaş katili de merak etmeye başladık. Bu titiz adam öyle akla gelmez sorular soruyordu ki karşısındakinin en ufak bir mimik hareketi bile anlam kazanıyordu. Dizinin (ki biz izlerken film sanmıştık) sonlarına doğru "Buldum, kesin katil şu, hayır hayır bu" şeklinde kendimizden çok emin yorumlar yapıyorduk, tabi bu tespitlerimizde hep eksik bir nokta kalıyordu. Bölümün sonunda o küçük adam "Hastings, davayı çözdüm" dedi. Tabi çözer çözmez açıklamadı da, tüm zanlıları toplayıp sakin bir dille herkesin gizlediklerini bir bir ortaya döktü, sonra da hem sebebini hem ispatını söyleyip katile "...o yüzden onu siz öldürdünüz" diyiverdi. salonda vaaay diyip alkışlamamak için kendimizi zor tuttuk(bi de gençtik tabi o zamanlar:D)<br />
<br />
Her neyse, sonraki haftalarda aklımıza geldikçe izledik adamımızı, bir süre sonra da bir çizgifilm için ihanet edip onu unuttuk. Yıllar sonra üniversiteye geldiğimde, güzel kütüphanemizde dolaşırken cinayet/dedektiflik bölümüne geldim. Hem ince hem de bir sürü oldukları için Agatha Christie serisine gözüm takıldı ve birini karıştırmaya başladım. Kitaplar basit ve eğlenceli görünüyordu, tatilde olmadığımız için de uzun soluklu birşeyler okuyamayacaktım, böylece almaya karar verdim. Hercule Poirot'yla tekrar karşılaştığımda ise ağzım kulaklarıma varmıştı, sanki eski bir dostla karşılaşmış gibiydim. (Yalnız algılamam uzun zaman aldı, çünkü poirot diye yazılan şey puaro'yu hiç andırmıyordu:) ) Aynı yazarın bütün kitaplarını alıp okumaya, tatile giderken eve götürmeye başladım. Çünkü yazdığı kitapların hepsi merak uyandırıcı, zekice işlenmiş ve gizlenmiş cinayetler içeriyor, hem de okurken yüzünüzden gülümsemeniz eksik olmuyordu. Sanki kadın sabah uyanıyor, "Hmm ne harikulade bir hava, cıvıl cıvıl her yer, tam cinayetlik bir gün, keyfiniz nasıl Mösyö Poirot, hadi biraz maceraya atılalım" diyip eline kalemi alıyor ve bir kitap çıkarıyor gibi. Tabi farklı kahramanları da var (Örneğin Miss Marple), ancak favorim her zaman belçikalı dedektif Mösyö Poirot olarak kalacaktır.<br />
<br />
Biraz da Adrian Monk'tan bahsedelim. Bu adamcağız aşırı derecede takıntılı, dahası hasta (Obsessive-compulsive disorder) bir dedektiftir. Çözemediği tek cinayet ise karısı Trudy'nin ölümüdür. Polis departmanından takıntıları yüzünden uzaklaştırılmış, bir yandan cinayet çözerken diğer yandan da iyileşip rozetini geri almaya çalışmaktadır. Sürekli bir bakıcıyla dolaşmak zorunda olup onu sık sık "wet wipes" (ıslak mendil) diye sayıklarken görebilirsiniz. <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Rainman">Rainman</a>'i hatırlar mısınız? Ordaki gibi gördüğü bir şeyi asla unutmayan bir yapısı vardır dedektifimizin. Ayrıntılara olan dikkati, titizliği, düzensiz, olması gerektiği gibi olmayan bir şeyi hemen farketmesi, ve Mösyö Poirot gibi sürekli "gri hücreler"i çalıştırması sayesinde büyük küçük demeden her cinayeti çözer. Bazen merak ediyorum, bir gün bu saplantılarından kurtulduğunda hala cinayetleri çözme kaabiliyeti olabilecek mi diye.<br />
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd9uKSJptJI/AAAAAAAAABU/0ouZ9n1VhnU/s1600-h/monkBig.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5323094407525282962" src="http://4.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd9uKSJptJI/AAAAAAAAABU/0ouZ9n1VhnU/s320/monkBig.jpg" style="cursor: hand; float: right; height: 320px; margin: 0px 0px 10px 10px; width: 237px;" /></a>Bu arada muhtemelen anlaşılıyor ama Monk'un bir dizi olduğunu belirteyim. Şu an Türkiye'de TNT'de yayınlanmakta. Çok popüler olmasını beklemeyeceğim bir dizi. Bununla tanışmam fox ve TNT'den başka hiçbirşey çekmeyen televizyonumuz sayesinde olmuştu. Bir kaç kere rastlaşıp dizinin durağan işleyişinden dolayı pek üzerinde durmamıştım. Monk öyle aksiyon sevenlere hitap eden bir dizi değil. Sakin, komik, sempatik bir yapısı var, asıl karakteri gibi. Ancak sakin, Adrian Monk için pek uygun bir tabir değildir. Hasta olacağı için sürekli panik halindedir, insanlarla el sıkışamaz, kıyafetlerini hijyenik paketlerde saklar, karşısındakinin üstünde bir asimetri, leke ya da tüy vesaire varsa durumu düzeltene kadar başka bir şey düşünemez. Kimi yerde bu adama acır, bir sonraki sahnede katıla katıla güler, sonunda ise illa ki dehasına hayran olursunuz.<br />
Şimdilerde eski televizyonda TNT var sadece. Ben haftanın ütü saatlerini Monk'un başlama saatine ayarlıyorum. Bu şekilde ütü çok daha çekilir oluyor, bütün gömlekler yetişmezse ardından Lost başlıyor zaten, nostalji yapıyoruz.<br />
<br />
Gelelim Dexter'a... Öncekilerden farklı olarak burda favori karakter katilin kendisi. Dexter Morgan, insanın kafasını karma karışık eden, psikopata çeviren bir sevimli katil. Normalde izlediğiniz/okuduğunuz eserlerde kendinizi baş kahramanın yerine koymak gibi bir huyunuz varsa Dexter'da önce bir durup düşünmenizi tavsiye ederim. Bir de tabi ki küçüklerle ve fazla büyüklerle izlemeyiniz. Gerçi Türkiye'de gündüz saatlerinde yayınlanmakta olan versiyonu epey sansürlü imiş bu konuda şansınızı deneyebilirsiniz.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd96JKcAG5I/AAAAAAAAABc/TPTLtqbTllU/s1600-h/dexter.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5323107582414429074" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sd96JKcAG5I/AAAAAAAAABc/TPTLtqbTllU/s320/dexter.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a> Öncelikle şunu söyleyeyim, Dexter öyle vahşice kıyım yapan bir katil değildir. Her işini ince bir şekilde, belirli bir prosedüre göre, temiz halleder, o açıdan ben korku filminden kandan gerilimden hiç hazzetmem diyenler bile çoğu bölümü rahatlıkla izleyebilirler. Ama ona nefretle bakmayışımızın asıl sebebi muhtemelen masum insanları öldürmemesidir. Çevresinde dolanmadan iyisi mi konusunu anlatayım(spoiler içermemektedir):<br />
Miami de, bir polisin üvey evlat olarak alıp büyüttüğü Dexter, küçükken yaşadığı bir şoktan ötürü öldürme içgüdüsüyle doludur. Bunu erken yaşlarda farkeden babası onun öldürmesini engelleyemeyeceğini farkeder ve onu kamu yararına eğitmeye, bir yandan da nasıl yakalanmayacağını öğretmeye başlar. Böylece kanundan kaçmış katilleri yakalayıp temizleyen bir seri katilcik, yani Dexter doğar. <br />
Dexter adli tıpta çalışmakta, işi gücü kan analizleri (tahlil değil, kan buraya fışkırmış öyleyse bıçağı şurdan saplamışlar gibi şeyler) üzerinedir. Sürekli küfreden, Debra adında, çizgi film karakterlerini andıran, bir de üvey kızkardeşi vardır ki o da polis olarak aynı mekanda çalışmaktadır. Aslında dizi yan karakterlere de çok güzel ağırlık vermiş, hepsi birbirinden orjinal ve iyi oyuncular, hemen hemen her bölümde de aktif olarak rol almaktalar, ancak hepsini teker teker anlatamayacağım. Çevresindeki herkes tarafından aşırı normal bir hayatı olan, kibar, etliye sütlüye karışmayan biri olarak görülen Dexter olaylarla başa çıkma dehası ile göz kamaştırmakta, bir yandan da dedektiflik yapmaktadır. Tabi bazı konularda şansı da yaver gidiyor diyebiliriz:) <br />
Dizinin kurgusu gerçekten çok zekice. Genelde sakin giden akışına rağmen meraklandırma işini sonuna kadar başarıyor. Dahası dizi boyunca söylenen her kelime yerli yerinde kullanılmış, sürekli bir tebessümle veya merakla izliyorsunuz. Bazı şeylerin çift anlamları extra eğlence katıyor, tıpkı tanıtım sloganlarındaki gibi: "Takes life. Seriously" (Can alır. Cidden/Ciddi bir şekilde) Bu arada kurgu ve dialoglara bu kadar yer vermem dizinin aksiyon yoksunu olduğu imajını uyandırmasın, çünkü pek güzel aksiyon da içermekte. Bu arada dizinin imdb puanı'nın 9.2 olup Lost'dan daha yüksek olduğunu da hatırlatayım...<div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-3649263268944294442009-03-29T09:56:00.000-07:002009-03-29T10:12:52.040-07:00Webdeki OyuncaklarimizZamaniniz cok degersizse ve onu zalimce internette katletmek istiyorsaniz iste bir kac site<br /><br />Multiplayer Risk Oyunu:<br /><a href="http://apps.facebook.com/attackgame">http://apps.facebook.com/attackgame</a> (facebook application)<br /><br />Flash Oyunlar:<br /><a href="http://flashoyun724.com/default.aspx?lng=tr-TR">http://flashoyun724.com/default.aspx?lng=tr-TR</a> ya da<br /><a href="http://www.helehele.com/">http://www.helehele.com/</a> (iki site icerigi ayni)<br /><br />Kutsal Bilgi Kaynaklari:<br /><a href="http://sozluk.sourtimes.org/">http://sozluk.sourtimes.org/</a><br /><a href="http://www.wikipedia.org/">http://www.wikipedia.org/</a><br /><br />Bir kac tane de mmorpg adresi verecegim ama onceden uyariyorum, bulasmasaniz daha iyi edersiniz, cunku bu sadece o anki zamaninizi degil, ondan sonraki bir cok zamaninizi ve sagliginizi elinizden alabilir, ustelik aldiginiz zevk/ harcadiginiz zaman orani da epey dusuk olacaktir, soylemedi demeyin:<br /><br />Yabanci site, turkcesi yok, bir suru reklam icermekte ve oyuncu aktivitesi digerlerine gore daha yuksek olmali. Orta dunya irklariyla harmanlanmis bir senaryo mevcut:<br /><a href="http://utopia.swirve.com/">http://utopia.swirve.com/</a><br /><br />Turkce dil destegi var, Age Of Empires benzeri, arazi toplayip seviye yukseltme uzerine kurulu bir senaryosu var:<br /><a href="http://www.travian.com.tr/">http://www.travian.com.tr/</a><br /><br />Turkce dil destegi var, gelecege yonelik bilim kurgusal bir senaryosu var:<br /><a href="http://www.ogame.com.tr/">http://www.ogame.com.tr/</a><br /><br /><a href="http://www.travian.com.tr/"></a><div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4936813451830271774.post-82358774354977467742009-03-28T12:17:00.000-07:002009-11-08T07:18:04.605-08:00Ritmi Koru!<a href="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sc54cfUYjDI/AAAAAAAAAAY/Q7qeMQ9itCw/s1600-h/ritmikoru.JPG"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5318320640809798706" src="http://2.bp.blogspot.com/_oSsYhr5-jsE/Sc54cfUYjDI/AAAAAAAAAAY/Q7qeMQ9itCw/s320/ritmikoru.JPG" style="cursor: hand; display: block; height: 236px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a> Bu blogumda ilk yazım bu olsun istedim. Sebebi? Hayatimda ilk defa bir yarışmadan ödül kazandım, hepsi bu:) Keşke oyun bitmeden bu blogu hazırlamış olsaydım, şimdi bitmiş bir oyunu anlatmaktan öte geçemeyeceğim.<br />
<br />
Oyun tanıtım sitesi olan <a href="http://www.ritmikoru.com/">http://www.ritmikoru.com/</a> ve bunun dışında blog, hastane, medusa girişiminin sitesi, perseus hareketinin sitesi gibi çeşitli web sayfalarına sahip olmakla birlikte mevcut blogger'ların sayfalarını da kullanmaktan geri kalmadı. Bunun yanında Show TV'nin teletext özelliği de oyun içerisindeki görevlerde aktif olarak kullanıldı.<br />
Gorevlerden bazilarinda spectrogram kullanilarak ses dosyalarindan kelimeler bulduk, kiminde telefon ton seslerinden sifreler. Google map kutuphaneleri kullanilarak hazirlanmis harita uzerindeki gorevler hakkinda arastirmalar yapip Google ve Wikipedia yardimiyla cesitli tarihler bulduk. Bazi gorevleri ise senaryoya oturtulmus araclar ile gerceklestirdik. Bu arada cep telefonlarindaki t9 sozlugunu kullanmayi da ihmal etmedik.<br />
Bunlardan aklima gelenlerin hepsini yazmaya calisiyorum cunku bir sonraki arg'da isimize yarayabilirler.<br />
Oyun boyunca kullandigimiz web siteleri:<br />
<br />
<a href="http://www.ritmikoru.com/">http://www.ritmikoru.com/</a><br />
<a href="http://www.bilimotesi.com/">http://www.bilimotesi.com/</a><br />
<a href="http://www.gorgonterapi.com/">http://www.gorgonterapi.com/</a><br />
<a href="http://www.perseushareketi.com/">http://www.perseushareketi.com/</a><br />
<a href="http://www.medusagirisimi.com/">http://www.medusagirisimi.com/</a><br />
<a href="http://www.410030n.com/">http://www.410030n.com</a><br />
<a href="http://www.285840e.com/">http://www.285840e.com/</a><br />
<a href="http://www.themisprojesi.com/">http://www.themisprojesi.com</a><br />
<a href="http://www.themisprojesi.com/DelphiOracle.html">http://www.themisprojesi.com/DelphiOracle.html</a><br />
<a href="http://techne.perseushareketi.com/">http://techne.perseushareketi.com/</a><br />
<a href="http://techne.perseushareketi.com/Pegasus/">http://techne.perseushareketi.com/Pegasus/</a><br />
<a href="http://techne.perseushareketi.com/Antikythera">http://techne.perseushareketi.com/Antikythera</a><br />
<a href="http://techne.perseushareketi.com/Pandora">http://techne.perseushareketi.com/Pandora</a><br />
<a href="http://www.tulparkasabasi.com/">http://www.tulparkasabasi.com/</a><br />
Yarin, 30 Mart Pazartesi gunu kazananlar aciklanacak, umarim kazandigini sananlardan olmam:) Ve umarim 41-29 bunun gibi bir cok projeyle daha karsimiza cikar...<div class="blogger-post-footer">Bu yazı gezgingun kullanıcısı tarafından http://gezgingun.blogspot.com/ adresinde yayınlanmıştır.</div>gezgingunhttp://www.blogger.com/profile/06042927217722443008noreply@blogger.com0