Geçen hafta Beypazarı'ndaydık, yarım günlüğüne. Pazar olduğu ve esnafın yarısı düğüne gittiği için olsa gerek pek bir şey anlamadık. Sıcaktan o kadar baygındık ki kendimiz dışında fotoğraf da çekemedik pek, çekmeye değer pek bir şey de yoktu belki.
Beypazarlılar alınmasınlar ama, Safranbolu çok daha güzel bir yerdi.
Çarşıyı dolaşacak olursanız, yokuşun en başlarında bir kaç konak var, aşağıdaki fotoğraftaki ilan da bu konaklardan birinde asılıydı. Afişin sempatik görünmek için mi yoksa doğal olarak mı bu şekilde hazırlandığını hala merak etmekteyim:
Bir de Beypazarı'nda bir vadi var, İnözü. Gerçekten Ankara çevresindeki bu çoraklığın arasında yeşilliğiyle farkedilen bir doğal ortam, biraz daha uğraşsam Toroslara benzeteceğim. "Su hayattır"ın en büyük kanıtlarından biri. Ama yeşillik dedim diye çok fazla ümitlenmeyin, piknik yeri ayarında bir yer. Vadi boyunca bir kaç tesis var. Biz de bir tanesine girdik. Vadinin içinden incecik su geçiyor. Tesis de suyun kenarına kurulmuş. Kahvaltısını filan pek beğenmedim o yüzden tesisin adını da söylemeyeceğim. En büyük problem ise kahvaltı değil sivrisineklerin çokluğuydu. Su yavaş akınca sivrisinekler artar, heralde sebebi bu olsa gerek. Suyun halini gördüğümde biraz içim acıdı açıkçası. Vadiyi besleyen su yıllar içinde azalmış, köyle tarla sulamak için kürekle açılan kanallar kadar kalmış sadece. Biz suyun kenarında bir masaya otururken bir yandan da tesisteki abiler vadinin olayını anlatıyorlardı. Buranın suyu budur, yosunlar da doğal yosun diye. Aslında gerçekten doğal yosun, kurbağa yumurtası ve pisliklerinden oluşan bir yosun çeşidi. Burda da fotoğrafı, yeterince zoom'a sahip bir makinemiz olsaydı içinde yüzen kocabaşları (kurbağa yavrusu) görüntüleyebilirdik.